Kudüs’ün Yahudi’ye başşehir olması Benî İsrail’in “Arz-ı Mev’ûd” hayalinin gerçekleşmesidir.
Kudüs’ün Yahudi’ye başşehir oluşu, Osmanlı Devleti’ni yıkma tasarısının asıl ve nihai hedefe ulaşılmasının resmidir.
Kudüs’ün Yahudi’ye başşehir oluşu, Sultan Abdülhamit Han’a karşı işlenen zulüm ve cinayetlerin, Yahudiler tarafından düzenlendiğinin kesin ispatıdır. O Abdülhamit Han ki beynelmilel Yahudi Örgütü’nce Yahudilerin Filistin’de Osmanlı Devleti’ne bağlı vatandaşlar olarak oturması karşılığında bütün dış borçlarımızın ödeneceği şeklindeki resmî teklifini şiddet ve celaletle reddettiği için adı “Kızıl Sultan”a çıkarılmıştı ve bunun üzerine tahttan indirilmişti. Ve Osmanlı’nın yönetimi siyonistlerin güdümündeki İttihat ve Terakki Fırkası’na verilmiş, 10 yılda Balkanlar ve Trablus elden çıkmıştı. Devlet, I. Dünya Savaşı’na itilmiş, İslâm birliği ortadan kaldırılmıştı. Bunun için Ortadoğu, emperyalistler tarafından işgal ve taksim edilmişti. Bunun için taksime uğratılan Ortadoğu’da birbirine muhalif devletler kurulmuş, başlarına emperyalizmin adamı kadrolar getirilmişti.
Ortadoğu ülkelerine göstermelik bağımsızlıklar verilmesi, ardından Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması safha safha, Abdülhamit Han’dan ve onun temsil ettiği İslâm birliği davasından intikam almaktan başka nedir?
O Birleşmiş Milletler ki şimdi de İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngören kararın sahibidir ve dahi Kudüs’ün başşehir olarak ilanına muhalefet ediyor. Ne iğrenç bir oyun! Tavşana kaç, tazıya tut politikası! Birleşmiş Milletler, nasıl ki Yahudi âmâline hizmet sadedinde Filistin’i Yahudi’ye teslim etti ise şimdi dahi aynı hizmete amade sadedinde Kudüs’ün başşehir ilanına itiraz ediyor. Şimdilerde başını ABD çekiyor bu iğrenç oyunun. ABD hem İslâm ülkelerine şirin görünerek buralardaki sömürüsünü pekiştirmeye bakıyor bu tutumuyla hem de öte yandan İsrail’i beslemeye, kuvvetli tutmaya, bir işe yaramayan göstermelik bir jestle de İslâm ülkelerinin gönlünü hoş etmeye oynuyor. Sözle İsrail’i haksız gösteren Amerika, fiiliyatta İsrail’in ta kendisidir.
Başta ABD olmak üzere bütün kızıl ve kara emperyalizm, İslâm milletinden intikam almaktadır. İsrail’i destekliyor dünya emperyalizmi, İsrail’i güçlü ve saldırgan hâlde tutarak, İslâm ülkelerinin daimi bir savaş ortamı içinde yaşamasını sağlıyor.
Ortadoğu ülkeleri, emperyalizmin en pahalı silah müşterisidir. Emperyalizm, petrole ödediği parayı silah satarak geri alıyor Müslümanlardan. Satılan silahların nispeti ise hiçbir zaman için, İsrail’e eşitlenmiyor. Emperyalistler, milyarlarca dolara sattıkları bu silahları, İsrail aracılığıyla imha ettirerek sürekli olarak sömürmekte ve iflah olmamaktadır Müslüman ülkeleri.
İsrail, dünya emperyalizminin Müslümanların içine soktuğu her kundağın fitilidir.
İslâm ülkeleri, bu evrensel çarkı değiştirici ayrı bir kurtuluş yoluna koyulmadıkları sürece, bu oyun devam edip gidecektir. Müslümanlar, düşmanlarının sadece İsrail değil, bütün bir küfür dünyası olduğunu kavramalıdır. Küfür dünyasından alabildikleri silahlarla İsrail’i, yani küfür dünyasını mağlup edemeyeceklerini bilmelidirler. Müslümanların aldıkları her silah, emperyalizmin amaçlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Kâfirlerin Müslümanlara kendilerini yenik düşürtecek silahları vermeleri mümkün mü? Müslümanları ancak İsrail’e karşı hacil düşürecek nispette donatır onlar, şimdiye kadar olduğu gibi.
Müslümanlar kendi silahlarını kendilerinin yapabildikleri güne kadar galebe çalamazlar İsrail’e, emperyalizme.
Kudüs’ün başşehir yapılması, İslâm ülkelerinin silah satıcılarına yine milyarlarca dolar ödemeleri için bir manevradır. İslâm ülkelerinin başında bulunan kukla idareciler bu silah alımı çabalarında kendi haklarını da peşlerine takmanın vesilesini bulmuşlardır. Halk, Kudüs’ün kurtarılması heyecanına düşerek, başlarındaki hükûmetlerin, silah alımı eylemlerini candan destekleyecektir. Yani dünya emperyalizmi, siyasi ve ekonomik çıkarlarını temin yolunda, Müslüman hakları da elde etmiş bulunuyor şimdi. Müslümanlar, Kudüs’ün yasıyla kıvranırlarken, emperyalistler kasalarını dolduracaklar ve kukla yöneticilerse bu yası istismar ederek, rollerini oynamayı sürdüreceklerdir.
Kudüs’ün başşehir olması, İslâm’dan öç alma hamlesidir. Ama bu öç alma, yeryüzü Müslümanlarının bilinçlenmesinin de mihrakı olacaktır mutlaka.
Yeni Devir, 27 Temmuz 1980
Bu gönderiye henüz kimse yorum yapmadı